bilemiyorum altan. hiç bilmiyorum...
nereye geldik olm böyle ne bileyim merkür retrosu filan derken bi takım çizgiler geçti aradan ..
hayat çizgileri, yaşam çizgileri, para ve aşk çizgileri, beyaz çizgiler, tozdan çizgiler. annem çok üzüldü bazı çizgilere.. ne çizgiler ama öyle böyle değil.. "yolda" benzin istasyonunda arabayı çekip tuvalette çekmeli "yol"u bilmemeli çizgiler...
rockstar olduğum günler ve çöpten günler...
cepten giden günler, akıldan giden günler...
yazdığım günler, ve bazen hiç yazamadığım..
mevzu burada yazmak değilmiş. kendi kaderini yazmakmış.
nasıl oldu bilmiyorum. yazdım mı yazmadım mı onu da bilmiyorum..
kader ya bu .. ilginç işte.
burada yazmadığım 12 yılda çok şey yazdım kadere dahil, ya da ben yazmamıştım, yaşandı..
şimdi tek tek bunları anlatacak kadar biriktirdim. çok içtim. çok yenildim ve öyle çok içtim ki,
bazen kusma vakti...
o an gelir ve tutamazsın.. sikmişim pdr danışmanını...
bana buddhayı getirin,
bana yahudayı belki suda yürüyen adamları getirin,
bana zeusu getirin..
getirin ki konuşalım.
soru şu:
bir mısır tanrısı ve bir grek tanrısı, kızıldenizin civarında tesadüf gelirse ne olur?
cevabı buldum... dediğim zaman yanılırım, belki parça parça anlatırım.
belki anlatmam. belki anlamı yoktur ama değeri vardır.. değeri betimler, manasal bir kavram yaratır ama hiç bişi anlatmamış olurum.. oysa ki kimileri anlar, kimileri anlamaz, kimileri "rahatsız" olur bir kadınsılıklığına boğularak...
hoş geldin, beş gittin..
ve şimdi kafam oldukça belki 12 yılda bir sonsuza dek belki her gün ve hiç anlatmayabilirim.
bilemiyorum altan. bilemiyorum. nereden başlamalıyız..
sana bir çok söz yazdım 12 yıl boyunca , yolladım rüzgarla. içinde küçücük bir umut vardı, kapitali anlattı, ölmeden... içinde göz yaşı vardı..egeye filan taşındı.. küçücük bir adamdı.. ay alksdasgydgyagysdgajsdnı aaaayyyyy
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder