seyrederim, seyredersin...
seyrederim... seyredersin...
seyreder de görmezsin belki; kim bilir?
kim bilir bir sabah uyanırsın, dersin ki kendine: ulan ne güzel bi gün lan. kapımda arabam var, ev benim, plazma tvim, buzdolabım, akşama fitness var... var ulan var.. yaşamak bu..!
o gün pazardır, olmadı cumartesi..
pazartesi saat altı buçukta kalkar paşa paşa işine gidersin. üstüste 5 gün. bu durum da, iyi bi yere gelebilmişsen böyledir, artık insanlar haftanın altı günü çalışıyor farkında mısın? bunun sonu yok ...
haftanın lanet altı günü işe gidersin, asgari ücretini alırsın. ve bakarsın eline 550 Tl geçmiş. sevinirsin birde deli gibi.. 200ünü yeni plazma tv, yeni koltuklar, yeni cep telefonu vs almak için biriktirmeye ayırırsın... zekisin sen çünkü, paranın kıymetini bilirsin.
öte yandan, eline geçen 566 liranın 100 lirasını kesintiler adı altında devlete, ssk'ya bırakır düşünmezsin bile. ayda 100 liradan yılda 1200 lira yapar. devlet senin başında bütünlüğünü korumak ve güvence altına almak için bu kesintiyi yapar. haklıdır.. sağolsun devletim benim.
sonra tüm bu eşylarının evinin, babandan kalan köydeki bahçenin, arabanın, sigorta primlerinin, dayanıklı tüketim mallarının, bankadaki paranın, haberleşmenin, çöpünün, kullandığın çevrenin, doğalgazının vergisini verirsin. e tabi, o yüce devlet kurumu bunları da sana sağladığı için bir miktar ona da ayırman gerekir. bu vergiler de yılda iki ay verirsin altışar ay arayla, ohhh koymaz bile sana.
hemen bilinçli bir vatandaşlık görevi olarak beyannameni doldurursun, vergi dairene gider, vakti geldiği zaman hepsini peşiin peşin verirsin...
devletin seninle gurur duyar. senin için seçim arabaları çıkarır basbas bağıran, bide mitinglerde belli alanlar sağlar...
sahi miting demişken, bir mayısta o polisin ayağını kıran gerizekalı, (haber programlarına göre: vandalist) vandalistlerin yüz karasıdır. devletin ve vandalizmin en çürük parçasıdır, yazıklar olsun ona.
hepsinin ardından, vergilerini verip eline kalan parayı kastediyorum, elindeki para 300 liradır. aylık 200ünü de ayırdıktan sonra elinde alnının teriyle kazandığın 300 liran vardır. yenmeyi bekleyen.
bakkala girersin bir paket sigara alırsın %18 kdv verirsin, şeker alır %8 kdv verirsin, yiyecek içecekte %8 kalanlarda %18 kdv verirsin, evine su faturası gelir ona da kdv dahildir, telefon faturasına da...
üstelik telefon faturasına dikkatli bakarsan iki farklı kdv vardır. 1- kdv miktarı; 2- kdv matrahı..
"ulan bu ne olaki lan iki dane gadeve geydirmişler" dersin ama umursamazsın. sen devletin gurur duyduğu, hakkı yerindeyse, kaliteli bir vatandaşsındır.
elektrik faturan gelir, ona da kdv dahildir, "e ama vergisini verdiydik biz bunun" demezsin... çünkü zekisindeir sen, paranın kıymetini bilirsin.. devlete karşı çıkılmaz yoksa tüm paranı elinden alır senin, bide içeri tıkar.
haa sahi hepsinden ziyade sen bide askerlik yapmamışmıydın sen bu vatan için? hani en verimli ve en güçlü yaşların olan 20li zamanlarının 18 ayını oraya vermiştin.. ha bide vergiler var, ha bide asgari ücret kesintileri, ha bide alırken verdiğin stopaj vergiler.
ulan sen var ya, harbiden zeki adamsın be vandalist. sen bu devletin pek sevgili kulusun.
gerçekten, haber bültenlerinin dediği gibi: yazıklar olsun sana vandalist.
sen vandalistlerin yüz karası, lumpenliğin dibine vurmuş aptalın tekisin. madem bu kadar sevgili bir vatandaşken eline bir kafa kırmak, bir bina yıkmak, bir eylem yapmak fırsatı geçiyor. sen bacak kırıp, cam kırıp, yürüyüp, gazını çıkarıp dönüyorsun.
sonra pazartesi sabahı altı buçukta kalkıp paşa paşa tekrar işine gidiyorsun... üstelik belki altı belki beş gün..
farkında mısın bunun sonu yok... ya vandalistsen bi vandal olmalı yakıp yıkıp yeni bir sistem kurulana kadar canını vermelisin, yada uzlaşıp gözünü açıp yeni koşullar getirtmelisin. ki tercihim can yakılmamasıdır..
iyisi mi sen hiç can yakılmaması için iyi bir vatandaş ol..
kim bilir 50-60lı yaşlarına geldiğinde devletin sana bi güzellik yapar da, ssk kuyruklarını kaldırmayı başarır. ha tabi şimdi ilaç alma süren 10 günde bir maksimum. o zaman ayda bir olabilir ona karışmam. ilacın da 7 günde bir bitiyorsa benim elimde değil canım. hesabını biliyosun ya dikkatli iç...
ha seni bu hastalıklara iten şey, devlet ve onun içerdiği sistemler kargaşalarıysa, bu da benim elimde değil..
e bu sistemi sen istedin.. susmak kabullenmektir..
değil mi dir?
o zaman seyret bak..
seyredelim, seyredersin..
seyrederim, seyredersin...
28 yorum:
kırlara gidelim afet diyeceğim de çevre vergisi diye bir şey var herhalde kırlarda çıkan papatyaların vergisini de ödüyor olmalıyız farkında olmadan :)
aynen öyle kozmic_blues.. :) bu ülkede kafanı çalıştırmaya başlamadığın müddetçe, benim evimin önende açan papatyanın vergisini ödüyosun, ama ben ona bakarak mutlu bir gün geçiriyorum misal...
sevgi dolu kucaklar seninle olsun.. :)
Habire "özgürlük" nutukları atarız,oysa habire "s..ikilyoruz".Yakında kıçımızın vergisini de verebiliriz.Güzel yazı,yine damarıma girdi,beynime endorfin salgılandı(:
Teşekkürler Kumru.
Senin de benzer şeyleri hissetmen beni mutlu etti. :)
-bu arada bloguna izleme şeysi koyacak mısın?
- bi aradan da; senin yazılarına da bu blogtan reklam yapıcam sanırım. olmaz desen de yapıcam. aklında bulunsun dedim.
beyenmedim olmamış çık. uzun zamandır burda senden okuduklarımın aynısı gibi bişey. sıkıcı, albenisi yok ve anlatılan aynı şeyler. kimse de kötü dememiş. bu yüzden zaten buranın gidişatını, son zamanlardaki yorumları, resmiyetin kişisel samimiyete dönüşündeki sahtekarlığı ve göt yalayıcılığını sevmiyorum. yine kızılderili yazıları koy, yorumlar da vay anasını gözümü açtın çok zekisin değil de elimizde bir de şöylesi var bence yanılıyor olabilirsin olsun. kötü bu, kötü.
son zamanlarda diyorum yorum atanlar bana göt yalayıcısı dedi diye saldırmasın:)
Koydum bi izleme şeysi,izleyebilirsin artık.Bi de yorumların için eyvallah...
Slm Kumru;
Teşekkürler :)
Slm Emre;
uzun zamandır benden okuduklarının aynısı gibi bişi değil, tamamen aynı aslında. ben çok şey bilen bir adam değilim netice olarak. hatta o kadar şeyi aklımda tutacak kadar zeki de değilim. :) sadece doğru bildiklerimi ve doğruluklarından emin olduklarımı yazıyorum. eğer "çok şey biliyorum" demek gibi bi çabam olsaydı önce asistan sonra dekan-bilim adamı filan olmak için okullarda kendimi paralar dururdum.
aslında benim blogu açmaktaki tek amacım otonom ve siyaset fikirlerimi kavga etmeden adam gibi tartışıp (ki normalde olmayan bişidir) kendi eksiklerimi giderebilmekti denebilir. yani karşıt görüşlülerin bana açıklarımdan vurması ve neticede ben ölmzsem orda kas yapmak gibi tarif edilebilir. :)
ama bu ülkenin kıt görüşlü bazı bağnazları kendi karşıt görüşlerini çürütmek veya onlara alternatif doğruları göstermek yerine, karşıt düşünceyi doğrudan yok saydıklarından ve okuyup idrak etmek yerine, karşıt düşünceyi savunanlara "orospuçocuu" damgası vurduklarından bu gerçek ortamda değil, sanal ortamda da imkansız oluyor.
en nihayetinte; haliyle sen de doğru olduğunu düşündüğün fikirlerin nutkunu tekrar tekrar atmaya başlıyor ve değişik cümlelerle yapıyorsun. yanına gelen adamlar senin benzerlerin olduğundan, ve farklı fikirleri de olduğundan, hepsini harmanlayıp düşünsel olarak daha iyi bir ortama taşıyabiliyorsun. şimdilik bu boyutta en azından.
kim bilir belki bir gün, öyle bir yaşam biçimine de tam olarak geçebiliriz??
yani söylediklerinde kesinlikle haklısın ama elimizde olmayan-değiştiremeyeceğimiz mecburcu sebeplerden bu noktaya geliyoruz.
"gelmişken de burda en iyisini yapalım bari" diyoruz..
ve sen de böyle yaparak renk katıyor, aslında başlamak istediğimiz noktayı hatırlatıyorsun. bilmem derdine cevap olabildim mi?
Blogumuzun asabi renk kelebeği, saygılar diliyorum :)
yeah. çok asabiyim bu ilk sebep. ikinci mesajı hemen arkasından özellikle atmıştım ki yetmemiş, üçüncüyü atıyorum. diyorum ki bi yazı var, altına şunu diyorsunuz, 'bravo emre süpersin gözlerimi açtın kutlarım gerçekten bu hayat beni mafetti, görüyorum, görüyorum, senin sayende.' işte beni çıldırtan bu. yoksa yaz altına. ek bilgi yaz, tartışma a., fikir belirt , beyendim güzel olmuş yaz, AAma beyendiğini güne gelmiş gerizekalı ev kadınları gibi anlatma, yada istiyosan anlat, bu beni çıldırtsın. özgürsünüz yane sonuçta. benim şeyim bu yüzdendi. güzel söylemişin. gelip bende beklemiyorum harun yahyayı savunsun elemanın biri ama kapitalist düzenin ve robotlatmış hayatın içinde yer alarak yaşamanın, bu sayede kendine yer edinerek kendi dünyanı kurmanın en iyisi olduğunu savunan insanlar tanıyorum. buraya yazarsan sen şimdi zerdüşt harika yazmışsın bravo sayende artık bende robot gibi yaşamayacağım diye, ağzına sıçmış olursun ortalığın. buraya adamın gelip ciddi olay çıkarası varsa bile çıkarmaz. biri vardı resminden hiçbişey anlamamıştım omzu mu ne gözüküyodu sadece, onu çok sevmiştim bi ara çünkü bisey bilip alternatifini sürüyodu. ama bu kadar olmak zorunda değilsiniz tabi:), ek bilgi ver, fikir belirt geç. onun için genelleyip son zamana yaydım çünkü bunu yapan da var yapmayanda, daha önceden yapmış olan da. bilmem anlatabildimmi. çıldırmayın beni. hea
Sevgili Emre;
Haa şimdi anladım dimek istediinii.. :) o arkadaş ta "Gerisi Önemli Değil" olan arkadaştı. Onu saygıyla anıyor ve tekrar şiddetli tartışmalara bekliyoruz. ben bu yüzden kendisini sevmiş ve elini ayağını öpmek istemiştim farkettiysen.. o zaman hala aynı görüşteyiz demek.
yamuk tipli Harun Yahya Beyefendi hazretlerimiz olan ses tınısı bozuk, acayip adama da fazla laf söyleme, herif adını hangi sitede görse dava açıyo. bide ordan girerlerse götümüze, Recep pezevengine ettiğim küfürlerden çıkarlar. hepsi bir değil mi zaten..
neyse devam et "hepsi bir"se. göte giren şemsiye açılmaz. damlaya damlaya göl olur,olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...
yanlış anladıysam kusuruma kalma. hedefinden şaşma, kendini bozma, seninle benim aramda bi fark var, ben hüsrana komşuyum, sen martıları boşver, kızlar var mı- var, paran da var mı-var; yowyow..
amin.
Başımıza anarşik anarşik işler çıkarmayın lan.
kim? anarşik? iş? baş? lan?
yok abi sen yanlış anlamışsın.. biz öyle demek istemedik.. tüm bunlarla alakamız yok bizim
Sonra da hemen inkar. Ulan var ya böyle sizin birkaçınızı Taksim meydanında sallandırsalar anca aklınız başınıza gelir ammaa...
O değil de, beni Taksim meydanında sallandırsanıza lan. Böyle salıncak kurup filan, efil efil, miss. Yapın be, nolur be, bak özendi çocuk bi yeri şişmesin.
harbi lan. salıncakta, bide şarap alıcan, böyle gelen geçeni izle filan... "dokunma keyfime" olur..
Ben de istiyorum; Beni de Taksimde sallandırsınlar..
evet seyredelim.seyrettikçe iicene dibe batalım farkında olmadan.beynimize soksunlar o acı zihniyeti.ama biz boş verelim .neden mi çünkü çok şükür paramız var aç değiliz açıkta değiliz,işimiz var.ama hiç bir zaman kendimize sormayalım.ya aç kalırsak.ya bu vergiler bigün gelirde götümüze girerse.bunları sormadığımız için en iyisi bence aç kalmak.işte o zaman uykudan uyanırız.bakarız ki ne kadar acınacak durumdayız.o zaman analrız ne oyunlarla ezildiğimizi.belki o zaman harekete geçip karşı koyarız bu zihniyete ama iş işten çoktan geçmiş olur.çünkü o zamanda devlet bizleri seyreder ve sadece güler...
Slm Özgürlüğün Sesi;
sana kesinlikle hak veriyorum.. ve hatta umutla bekliyorum ki, umarım bi gün ekmeğin fiyatı 50TL olur.
olsa keşke.. bu aklı-selim insanlar güruhu belki o zaman anlar bu acı durumu.
o gün gelene kadar hiç bir insandan umutlu değilim, ancak o vakitten sonra yaşamayı başaranlar, bence doğru düzeni bir ihtimal getirebilirler...
beni de sallandırın lan..ama bi dk onun da vergisini almasınlar :D?
kesin alırlar :D
Slm Rigor Mortis :)
taksimde eğlence mekanı kirası ne kadar bilio musun sen :) hele bide meydanı kiralıosan yandık demektir aslında.. kiralarda vergi stopaj yoluyla kesildiği için orda da vergi veriorz bak bunu düşünmemiştik.
sahi nerde sallansak acep.. haha
ekmek 50 ytl olursa topluma verilen ücrette ona göre olur ve bu olay, bu şekilde katmerlenerek gider, olan yine devlete olur, dolaylı yoldan halkı fakirleştirir.
yani bahsettiğiniz zaman geldiğinde halk sürünürken devlet ondan çok daha kötü durumda olur. tepeden bize böyle pis pis gülümseyerek bakmaz yani. bu da halkı akıllanmaya değil 'devletimiz bu haldeyken bizler yine idare ediyoruz, allaha şükür' e iter. olmaz.
emre sana katılmıyorum.çünkü devlet bence hiçbir zaman kötü durumda olmaz.yapacağı şeyler belli.örneğin ımf den para alır olmadı filistini vurduğu için eleştirdiği israille masaya orturur.olmadı devlet yine bi gizli güç oluşturur ve halkı sömürmrsini bilir.şimdi ergenekon var o zaman başka bi derin devlet ortaya çıkar devlet yine aradığı parayı bulur meraketme.söz konusu durum geldiğinde ise şunu yapar halkı fakirleştirir çünkü bu seferde bu farklı zihniyetlerle halkı kandırır.
ama elbet birgün devlette dediğin gibi kötü duruma gelir ama bu kötü durum onun fakirleşmesine değil ahlkın fakirleşmsine neden olur.eğer devlet fakirleşseydi şimdiye kadar savaşa,yarım kalan temellere harcadığı parayla çoktan fakirleşirdi.ama fakirleşmedi çünkü arkasında güçlü devletler var.o günler geldiğinde de yine o ülkeler arkasında olacak devletin.ve devlet o ülkelerden yardım alabilemk için elinden geleni yapacak.sonuç olarak yine halk ezilecek.bence harekete geçme zamanı geldi.
teşekürler...
sevgili emre :)
ekmek 50tl olur demekteki amacım enflasyon oranı bi altı sıfır daha eklemede ekmeğin 50 tl olmasıydı. yani şu a ekmek bile 50 tl yani.
sonra devlet dolaylı olarak zenginleşme yoluna gider, evet. ama o zaman gerizekalılar açlıktan ve hastalıktan ölür, kalan gerizekalıların içlerinden de zeki ve güçlü olanlar elbet çıkacaktır. ki dünya tarihinde devletlerin çöküşlerine baktığında; diğer ülkelerin açtıkları savaşları saymazsan, halkın açlık sonunda başlattığı isyanları görebilirsin.
yani benim düşünceme göre bu durum; önce: 'devletimiz bu haldeyken bizler yine idare ediyoruz, allaha şükür' lafını getirse de arkasından güzel olası bir çöküş hazırlar.
ve her çöküş yeni bir başlangıçtır.
yani 50 yıllık bir süreç değil de, 100 yıllık bi sreç içerisinde bakarsan sonuç bu şekilde olur.
ha dersen ki; "bu senin ne sikine yarıcak?"
-- bu durum zaten bi sikime yaramıyo, bari sağlam temeller atılsın derim.
doğru belki kafam karıştı şimdi:) fakat özgürlüğün sesinin dediği olay iyce karıştırır ortalığı uzun vadede de. devletin aradığı paraya ulaştığını farzediyoruz madem, bunu destekleyen dış güçlerinde belli çıkarları olması gerekmez mi, devletin parçalanmasını engellemek. berbat hale gelmiş bir ülkenin parçalanmamasını ondan faydalanabilmek için isterler. uzun vadede diyelim ki oldu, devlet yolunu buldu, halk fakir kaldı, fakat ayaklanmayla devlet yıkıldı ve yeni sistem kuruldu, belki de kurulmadan devam edildi. bu durumda bizim devletimizin yıkılmaması için destekleyenler el atmaz mı olaya. bizi günlük yeterli balığımızı tutup sebze yetiştirmeye bırakırlar mı, bu topluluk üzerinden faydalanmak varken.
emre o dış güçlerin çıkarları var zaten.önceden türk devleti üzerindeyken şimdi başka devletler üzerinde.şimdiki çıkarını bence dış güçler rahatlıkla alıyor.örneğin;türkiyeden asker istediğinde abd ye karşı hiçbir tepkimiz olmuyor.eğer biz abd gibi çeşitli ülkelere yok kardeşim sana asker yok işte ne bilim o yok dersek o zaman senin dediğin gibi parçamayı isterler ve çok güzelde başarırlar böyle bi yönetimde.ama biz zaten parçalanmamk için dışgüçlerin dediklerini yapmıyormuyuz?abd bugün asker istediğinde tıpış tıpış gönderiyoruz.o günler geldiğinde ise evet dış güçlerin de emelleri olacak ama bu sefer devlet yine para karşılığı dış güçlere istediğini verecek.ayrıca devlet ayaklanmalarla yıkılırsa devletin yıkılmaması için destek verenler tutunacak dal ararlar.çünkü bu sistemin yıkılması demek o zihniyetlerin son bulması demektir.eğer sistem değişirse devletin yıkılmaması iiçin destek verenler o zaman mevcut sisteme destek verirler.tabi işe yarar bi sistem olursa.ve sende istediğin gibi balığını tutar,sebzeni yetiştirirsin zorda olsa.nede olsa fakirleşeceğiz...
bunu yapmak için yine de sırtımızı dayamamız gereken bişeyler var bence. eğer devlet olmazsa başımızda bu hiç kafama yatmaz çünkü savunmasız bi grup insan oluruz farklı devletler için, çok basit bi lokma. fakat farklı sistemde farklı devletse düşünülen, ne bileyim venezuella hayvan gibi petrollerine dayadı sırtını mesela. şimdi onlar olmasa amerikaya rest çekip boykotu yer, boykotu yediğinde de elinde para etçek şeyi kalmadığı için yine fakirleşir. aynı bok yolu değil mi:)
fakat şöyle düşünürsek doğru. bu sistemden ne kazandık, yada ne kazanacağız. hiçbir şey. o zaman yenisini denememenin hiçbir mantığı yok. bunu engelleyenler de zaten bu sistemden çıkarı olanlar. bunları yıkmak yada insanları aydınlatıp bu insanların etkisinden kurtarmak tek iş. yapabilecek miyiz peki, benim hala inanasım gelmiyo. sonuçta çocukken hayallerimiz hep futbolcu kartı serisini tamamlamak yada cipsten en büyük para kartının çıkması falandı. ikiyüz elli binden fazla da çıkmazdı zaten. bu da belki onların işidir ha, okullarda rahat hazırol emirleriyle itaate alıştırıp her türkü asker yapmak gibi:)
emre bu noktada sana katılıyorum.ama yinede umutsuz olmamak gerekir.eğer bu sistemde bir yere varamıyacaksak kendi sistemimizi yaratabiliriz ama çok zor.bütün bunların olması için zaten en başta kapitalist düzenin kalkması,yok olması gerekir.sen işte yapılan mücadelelerin sonuçsuz kalacağını hala inanasın gelmediğini,devlet olmassa küçük bir grup olacağımızı söylüyorsun.ama herşey küçük insanlar halinde başlamaz mı?örneğin gerilla savaşları.onlar ilk başta avuç kadarken gün geçtikçe arttılar.bazılarıda başarıya ulaştı.bu yüzden bu sisteme karşıysak güçsüz olmaktan korkmayalım küçük grup olacağımıza örgütlenip büyük bir kitle olalım...
güzel bir tartışma oldu.bilgi alışverişi için teşekürler...
Tşkkrler özgürlüğün sesi. :)
emre:
aynen öyle aslında; futbolcu kartları almaktan farkı yok şu anki durumumuzun. sisteme karşı olanlar bile bi birlik altında. yani geldiğimiz son nokta futbolcu kartı alanlara karşılık basketbolcu kartı alanlar.
sistem kendi karşıtlarını da bir çatı altında topluyor, karşıtlarına kendisine saldırması için silah satıyor. onlara sattığı silahın parasıyla kendine karşıt silah alıyor. sonra yeniden karşı tarafa silah satıyor.
kimin söylediğini hatırlamıyorum ama: sisteme karşı en iyi savaş, hiç bir şey yapmamaktır.
o bizi öyle yada böyle çalışmaya-tepkiselliğe itiyor. benim istediğim bi savaş yada karşıt duruş değil zaten. kendimize yetecek kadar öylece durmak. bu dış mihrakların da etkisini azaltır ve daha olumlu yollar süreçiçerisinde gerçekleştirilir.
evet işin bu yönü de var devlete karşı örgütlenenler bi zaman geldiğinde yıktıkları devletin yerini alıyorlar, iş sadece kişilerin değişmesine varıyor. mesela örgütlenmek anarşizmle çelişir fakat bu yönde yapılmaya çalışılan hareketlerde örgütlenme kaçınılmazdır. bunun gibi:) birey olmak ve tepkisiz kalıp hiçbirşey yapmamak geldiğimiz son noktada en mantıklısı gibi geldi bana. tartışma için de ben teşekkür ederim, yukarda bunun için yırttıydım kendimi:)
Yorum Gönder