5 Mart 2009 Perşembe

en organik penis olsam, yine de oynar mısın benimle

1789 - fransız devrimi

18.yy başı- sanayi devrimi
...

5 ağustos 1945 - hiroşima'da bir atom bombası

9 ağustos 1945 - nagazaki'da bir atom bombası

hepsi...

hepsi hızlı ölümü başlattı. her hangi teknoloji başlangıcı ölümü hızlandırdı..

aslında;
yaşamamız doğmuş olmanın ve ölmek yaşamamızın sonucu olmalı...

oysa şimdi... hiç bi bok yokken; kanserden, çölyaktan, alzeimerden, Gastroözofagialdan vs vs... listeyi uzatmak mümkün.

bunların hepsi doymayan gözümüz ve aptal tüketim ihtiyacımızla alakalı..

doğmuş olduğumuz için, bir nevi tesadüfen yaşıyoruz.

kimsenin elinde değildi dünyaya gelmek. yada kimse özenle bizi seçmedi.. ve ölürken sırayı önemseyen kimse görmedim hayatımda..

yaşamak için yeterince yemek - barınma - giyecek yeterli değil mi? yada sadece yeterince şeye sahip olmak yetmez mi? neden daha fazlası..

şimdi daha fazla üretim için tohum genleriyle oynuyor bilim adamı denen orospu çocukları (ha birde kendi yarattıkları hastalıklara çare arıyorlar), yiyeceklere kimyasalları katıyorlar yetiştirirken çiftçiler ske ske.

ve oylarımızla seçtiğimiz, ılımlı islam yanlısı hükümetimiz destekliyor bunları. ve ben artık çocukluğumda yediğim hiç bir şeyin tadını aynı şekilde bulmuyorum. her hangi bir vejetatif üründe azot, fosfor ve potasyum tadı alıyorum- biraz da geliştirici hormon.

et ürünlerindeyse sadece kabarık boş bir et ve hormon tadı alıyorum.

o hazır tavukların 30 günde kesime geldiğini biliyor musunuz?

hatta kimilerimiz buna dikkat ediyor ve diyor ki : "ben organik besleniyorum şekerim." (organik yrk var yer misin? -afedersin)

organik ne lan?

kıçmızdan uyduruyoruz.. dioruz ki "organik". sen hiç organ gördün mü gubidik?

organ dediğin kendiliğinden olan şeydir. tanrının bi şekilde bahşettiği (herhangi bir dine inananlar için) veya doğada yaşamamız sonucu kendi evrilmesiyle gelişen uzuv- yaşayan parçalardır (inanmayanlar için) organlar.

alakası olmasa da mantık yürüt; organik, doğal olan, kendi kendine yetişen, en minimal dış müdahaleyi gerektiren demektir. yani %100 doğal.

anlayabiliyor musun söylediklerimi?

her hangi bir süper markete gidiyorum: ("aman allahım" diyorum, "ihityacım olmayan ne kadar çok şey var burda ve insanlar hepsine para ödüyor.") 2 çeşit domates var. biri karton kutularda, diğeri açıkta. karton kutulara konulmuşların üstünde %100 organik yazıyor. ve mevsim kış. yani domates yaz sebzesidir.

"ulan" benim %100 organik anlayışıma göre nasıl doğal lan bu?

he yani; gübresinde kimyasal kullanMAsalarda, sulama suyu özel olsa, serada yetişmiş olsa, bana gelene kadar piyasaya sürülmesi için üstüne özel parlatıcı sıkılmış olsa, ve dondurucuda bekletilmiş olunca organik oluyo..

bide hepsinden önemlisi bu tohumlar kırık genli tohumlar..

yani açıkça söylemek gerekirse, daha fazla verim alınması, çiftçinin seneye tekrar parayla tohum alması ve ürünün hemen bozulmaması için bu tohumların genleriyle oynanıyor.

en ıssız dağlarda yetişen, organik eşşekler kovalasın sizi bilim adamları.. ve bunu destekleyen insan dışkıları. (artık dünya üzerinde insan dışkısı kadar pis bişi yok) (ondan yani)

bide şimdi bizim ülkemiz mü'minleri diyorlar ki: geviş getirmeyen hayvan günahtır, yanı sıra domuz pek daha günahtır..

sizin o küçük beyinlerinizi skm ben, araştırmacı olmayan bağnaz şuurlarınızı tao sexle genişleteyim.. biliyor musunuz ki;

- domateste, köpek balığı (kırmızılığını daha uzun süre korusun diye)

- patateste, domuz (ürün paketleme ve nakliyatta dayanıklı olması için)

- domates ve marulda, fare geni (soğuklara daha dayanıklı olup dayanma süresi uzaması için) aşılanmış.

ve insan eliyle tekrar yapılandırılmış herhangi olay, yeniden kendi özel biçimine hiç bir şekilde dönemez.

ve kızıl derililer der ki: tabiatı cezalandırırsanız size geri döner.





....


NOT: devamı gelecektir.. uzun tutmayım dedim, hem heyecan olsun, hem bana birikim olsun demi.

NOT 2: gerçek organik hayata geçmek hayalleri ve planları olan, düşünebilen insanlar aranıyor.

4 yorum:

rahat-sız hatun dedi ki...

İnsan dünyanın en kutsal varlığı, İnsan dünyanın en iğrenç varlığı..Herşeyi güzel yapmak da bok etmek de bizim elimizde.Ve yine insan denen yaratığın herşeyi bok eden özelliği: doyumsuzuz,yetinmeyi bilmiyoruz,benciliz kendi zevkimiz kolaylığımız için evreni geleceği bitiriyoruz.Bunları düşündükçe yok biz aşağılık yaratıklarız diyorum.Güzel olan herşeyi kirletmeyi beceriyoruz.

Not2 için:Ben büyük bi aşkla gelirim:)

ve yazının devamını sabırsızlıkla bekliyorum çok ara verme olur mu :)

zerdüşt dedi ki...

sevgili Rahatsız:

sanırım 2. bölüm en geç yarın akşam gelmiş olacak.

ve insan,-tıpkı söylediğin gibi- dünya üzerinde her şeyi ve en sonunda kendini mahvetme gücü olan; zeki olduğunu ve en kutsal olduğunu sanan ama aslında koca bir hiçten ibaret olan, buna ramen gittiği her yere yıkımdan başka bişi götüremeyen aciz bir mahluktur.

"not 2 için" için : :) tarifsiz biçimde sevindim. nasıl olacak yada olabilecek mi bilmiyorum ama olduktan sonra küçük doğal bir komün eminim hepimize tekrar gerçek aşkı tattıracaktır...

...RiGoR MoRtiS... dedi ki...

not 2 için bende varımm bendee =)
...yalnız domateste köpek balığı,patateste domuz,domates ve marulda fare geni olması midemi kaldırdı,bunu daha önce duymamıştım hiç şok oldum..AMAN TANRIMMMM!

zerdüşt dedi ki...

aslına bakarsan güzel pişirildiğinde hiç birinin tadı kötü değil. (domuz, fare, köpek balığı)

ancak genlerin kırılmış olması insanı yapısal deformasyona uğrattığı için karşıyım.

yanı sıra bu hayata "ok" diyen 10. kişisin sanırım.

yarısı vakti gelince caysa 5 garanti :)

 
>