şarkılar dinledim böyleli..
düştüm ve düşündüm.
kalktım,,
baktım,
koş,tum, koştum, koş,tum, koştum, koştum, ve koştum...
"tepelerden aşağı koşan vahşi atlar misali",
ciltler, defterler boyu,
yıllar geçti,,
yüzyıllarca
durdum..
şu an, şimdi...
geç'ti.
der'in bir nefes aldım,,
uzun zaman sonra,
karadelik bilinmeyen bir şekilde hızlanarak normalden fazla cisim yutmaya başladı,
ve biz henüz evrenin genişleme hızını bile hesaplayamıyoruz.
bu, dedim, bir düş. bu bir yalvarış,
bu anlamsız bir öpücük,
o bir kelebek,
o bir süpermen....
mecazlar zıddıyla anlamları kovalarken,
2. yeniden yapılandırma başladı.
keza tanrı bile evreni kaç defa yeniden yapılandırmıştı.
yapılandırma başladığında oradaydım
fakat fark etmedim.
başka şeyleri fark ettim.
insanlık, sevgi, metafizik ve quarklar,
bazen başka şeyleri fark edemez insan.
Çalkalanır,
köpürür,
kıyıya vurur içindekileri..,
bazıları kıyıya vuranları toplamaya çıkar,
bazıları sakinleşen okyanusu ve uzaktaki büyük dalgaları izler,
kimileri göğe bakar ve tekrar ne zaman gelgit olacağını söyler
bunları uzaktan izleyip "hiç" karışmayan insan hepsinden bir parça alır,
onu zihnine koyar, belki başka bir zihne aktarır,
bazense aktaramaz,
kendine kalır.
hepsi bu kadar.
sonra tekrar dolunay olur,
sonra yeniay ve ilk dördün,
hoş geldin tyler durden.
tyler durden demişken bunu da dinlemek lazım
dinlemek klasiklerini aştığımız bir sofra vardı geçmişte,
izleme klasikleri vardı bir de.
neler izlendi, neler gördü ki bu gözler,
herkes eteğindeki taş'ları döktü masaya,
bahsettik "taş"lardan. (taş mühim)
sonra en güzeli bu dedik.
bundan sizin de gözünüz mahrum olmasın, anlayabilenlere sevgilerle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder