pazar sabahı, yeni uyanmışım, kumandaya uzanıyorum. tuşuna basıp açıyorum tv'yi ve sigaramı yakıyorum.
izlerken:
tüm kanallar dünya barışından bahsediyor. savaşın gereksizliğinden. "nükleere hayır" diyorlar. "insanlar ölmesin" ,"insanlar katledilmesin" sonra "ormanlarımız yok oluyor", "dünyamız kirleniyor", "küresel ısınma başladı" "sanayi bacalarına filtre takılsın", "doğalgaz santralleri kurulsun".... "temiz hava sahaları kurulsun" "sigarayla savaşanlar derneği" "ıbıdık-zıbıdık"....
bunları aslında hiç önemsemiyorum gibi gözüküyor.. yani ben hiç fidan dikme kampanyalarına katılmadım, green
peace yürüyüşlerine destek olmadım, tema vakfına yardım yapmadım, sigara içmeyi azaltmadım, temiz hava sahasını skme bile takmıyorum. suçlu hissediyorum kendimi...
belki bu bi aklanma yazısı. kim bilir...?
evet hiç bişi yapmıyormuşum gibi gözüküyor ve ben bu durumdan nefret ediyorum....
yüzümü yıkamak için banyoya gidiyorum.. musluklarımı değiştirdim ben. artık çevirmeli çeşme yok,aç kapa musluklardan var.. daha hızlı kapayıp açabiliyorum ve su tasarrufu yapabiliyorum. yüzümü kağıt havluyla silip kuruluyorum. havlu yıkamak için de fazladan su ve elektrik harcamıyorum.
kahvaltımı yapıyorum. kahretsin ! ofiste sevgilime aldığım hediyeyi unutmuşum. onu almak için pazar günü ofise gitmem gerek. ahşap kaplama dolabıma gidip giyicek bi kaç bişi buluyorum. ilk aldığımda ne modaydı bu dolaplar.. mdf kaplama.
giyinip çıkıyorum. ha bu arada apartmanın aydınlatma sistemini sensörlü yaptırdık. elektrik tasarrufu olsun diye.
evim merkezi bir yerde. metroya çok yakın. çıkıyorum iki adım sonra metro. kartımı okutup geçiyorum. aşağı inmek için yürüyen merdivenleri kullanıyorum. ineceğim istasyona geldiğimde çıkmak için yürüyen bandı kullanıyorum.ofisim de hemen metro çıkışı sayılır. 10-20 adım sonra iş merkezindeyim. otomatik kapı açılıyor. asansörü kullanıp ofsimin olduğu kata çıkıyorum... evet paket masamın üstünde hala :)
ofisten çıkmadan sevgilimi arıyorum. pazar kahvaltısını birlikte yapalım diye. öğlende de mc donalds'a gideriz. gitmeden bişiler almak için pastaneye giriyorum. ay sonu gelmiş. çok nakitte yok yanımda, olsa da bonus puanı için kart kullanırım zaten. hesabı kredi kartımla ödüyorum.
ofisteyken de iletilmesi gereken bir yazı vardı. onu fakslıyorum unutmadan. ofisimde su tasarrufu yapmak için yine sensörlü çeşmeler var bu arada. tüm iş merkezinde de öyle. elektrik tasarrufu için de koridor lambaları sensörlü.zaten iş merkezine verdiğimiz aidatların bi kısmı çevre gönüllüleri vakfına gidiyormuş ve yılda iki defa da iş merkezinin ağaç dikme kampanyası var. tüm iyi örgütlere üyeyiz. iş merkezinde sigara içmek te yasak.
...................
yahu ne saçmalıyorum ben... bilgisayarı açmak için bir tuş yeterli. ödeme yapmak için kartı uzatmak,diğer hesaplar içinse otomatik ödeme talimatları. kağıt havluları saymıyorum, şu elektrik ve su tasarrufu saçmalıklarını da geçelim bi zahmet..
o sensörleri üretmek için onlarca fabrika kurulu, o kağıt havluları desen nerdeyse mc donalds kadar sayıları. metroda yürüyen bantlar, ev eşyalarımız kaplama, kaplamaları yapıştırmak için bile yüzlerce kimya sanayii, su ısıtmak için bile ketıl kullanıyoruz.(ketılın aksamlarını ve bunları üretmek için açılan fabrikaları saymıyorum) otomatik açılan kapılar, o marka marka kıyafetleri üretmek bi yana boyamak için onlarca fabrika..
hiç tekstil boyahanesi gördünüz mü? o suyun nasıl akıp gittiğini. yada bi fabrikada elektriğin nasıl kullanıldığını? bu tasarruf yapmak için aldığımız herşeyi üreten ayrı bir fabrika var. hatta kağıt, atık pil, ve plastiklerimizi ayırmak için kullandığımız kutuları kullanmak için bile bi fabrika.. tasarruf ampulleri için bi fabrika. siz hiç fabrika gördünüz mü? doğal gaz kullanınca normalleşiyor mu o fabrikalar yada bacasına bi filtre koyunca...
ve bizi "tasarruf yapmak" adı altında gittikçe eylemsizleştiriyorlar... tasarruf için muslukları, elektrik sayaçlarını, havluları değiştiriyoruz.. yaşasın daha fazla tüketim..
ve bize oturduğumuz yerden "küresel ısınma"yı dinleyip, oturduğumuz yerden destek oluyoruz... oturduğumuz yerden eylem yapıyoruz.. (oturmak-eylem yapmak) (çakışmadı mı biraz)
ve biz o lapa kıvamımızda dünya için bişiler yaptığımızı sanıyoruz. bu sonsörler, ödeme kolaylıkları, eylem yapmamız için bile ayağımıza gelen kolaylıklar bi gün bize sahip olacak.. oldu bile...
yemek yapmayı bilmiyorum ben. şimdilik lokantalar var, fast foodlar... herşey beş dakikada ayağında..
ve bizi tüm bu kolaylıklar yönetmeye başladığında hiç bir şey yapamıyor olacağız.. metronun çalışmadığını düşünsene... halbuki iki durak arası 800 mtdir genel olarak.. 800 metre yürüyemiyoruz bile artık..Bi gün fax makinası çalışmıyor... kaçımız mektup zarfının üstüne nereye adresin yazıldığını hatırlıyor?
bilgisayar çalışmıyor.. kafadan da hesap yapamam ki.. işlerimin kaydı da bilgisayardaydı zaten.. ajanda tutmuyorum artık... ne yapacağımı bilmiyorum...
ve yıllar sonra bi gün.. ellerimi uzatıyorum lavaboya... sensör bozuk su akmıyor... ben çeşmenin nasıl açıldığını bilmiyorum ki.. yada asansörsüz merdiven nasıl çıkılır..
kolaylık sandığımız her şey bizi embesilleştiriyor.. farkettirmeden dolaylı koşullanmalarla susturuyorlar bizi. ve tüm bunların köle gibi esirleriyiz.. bunlara para harcamak zorundayız. yoksa yapamayız... yemek yapamayız. yapsak bile nerdeyse hazır hallerinden alır ısıtır yeriz. ev eşyalarını kendimiz yapamayız. kıyafetimizi dikemeyiz. biraz mesafe yürüyemeyiz. kağıt kalemle yazı yazamayız. suyu ısıtmak için ateş yakamayız. zaten ateşe bile gerek yok ketıl var. para ödemek için saymaya bile üşeniyoruz. kartlar var zaten. ki hatta bankalar bizim yerimize her şeyi yapıyor. ama hepsi biraz para karşılığında...
Dolgun ücretli yoksullar olmak zorundayız... zaten biraz öyle değil mi?
yaşasın daha fazla tüketim... biz senin köleleriniz... biz dolgun ücretli yoksullarız....
14 Ocak 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
hedırın yazılara girmiş yazılar okunmuyo
hedırda küçültmeye gidile
sevgiler (:
teşekkürler sevgili osuruktanteyyare; :)
hemen bakıorm... hata yüzünden özürlerimi sunarım... sevgiyle kal.
ufku açan cinsten bir yazı olmuş.
biz diş fırçalarken ya da traş olurken su tasarrufu yapaduralım. tüketim konusunda çok hoş tespitler bunlar =)
bizim yaptığımız tasarruflar; onların bir gün daha sarfiyat yapmasının önünü açıyor..
anlayışın için Teşekkürler Zippi :)
Yorum Gönder