her taraf biraz daha kanserojen..
biz binalarda kullanılan, betonun radyoaktif radon gazı yaydığını anlatmaya çalışırken; insanlar
plastiği eritip şekil veriyorlar...
hani bi ara moda şeklinde geziyordu ya etrafta söylenti olarak: "plastik kaplara sıcak bir şey koymayın,kanserojen oluyor" diye; onun menbağına gidiyorsun, bir bakıyorsun ki: "sıcak plastik mi; mmhhh dadındanyinmez" modunda gezen insanlar var...
düşünüyorsun ki; bu insalar kanser olacak... yazık..
hiç te bile. yok öyle birşey. örneğin usta başının gayet üçgen vücutlu onu bunu sikme derdinde olan gayet sağlıklı bi adam olduğunu görüyorsun. adamla iki muhabbet ediyorsun ve sana fabrika içersinde sevmediği insanlardan bahsetmeye başlıyor. bunların arasında sevmediği ve yönetim kadrosundan insanlarda var tabii. ve bu kadın hakkında diyor ki: ben bu kadını sikmedim, ondan böyle oldu, bizi hiç düşünmüyor.. kevaşe..

- siktiret onun kocası yurt dışına çıkıyor, çıksın bak nası sikişilir görsün o !
- yapma beea.. sen var ya sen az değilsin haa..
az daha gaz versen adam patlayıp motoru yakacak. ben burada kanserojen bir ortam göremiyorum ki, adam
içerisinde testosteron patlaması yaşıyor ve bunu en güzel biçimde dışarı aktarıyor.
sonra bir sorumlu olarak müdür odasına rapor vermeye gidiyorsun, ve raporları hazırlamak için kendi odanda evrakları düzenlemen gerekiyor. ve tüm bunlar, şeffaflık adına tüm bölmelerin camla yapıldığı bir fabrika içerisinde oluyor, işin acayip yanı benim odamın yanının müdür odası olması.
ben götümü güvene almak adına müdür agresifse rapolamayı daha geç yapmayı tercih ederim. ve bölmelerin cam olması bunu daha da kolaylaştırıyor. raporları hazırlarken arasıra patron oğlu-müdüre göz atıyorsun; ve burda oturmaya başladığından beri adam konuşuyor... karşısında kimse yok.

oturduğu yerden konuşuyor. -acaba oturmayı öğrenmiş midir? diyorsun..
10 dk sonra bir bakıyorsun, hala konuşuyor ve artık dolaşarak konuşuyor, elleri serbest- sağa sola savruluyor konuşurken, black berry markalı efsane telefonuyla konuşmuyor. acaba bluetooth kulaklık mı? yok hayır...
basbayağı konuşuyor adam işte ne var ki bunda?
elinde raporlar, giriyorsun, ellerini yavaşça aşağı indiriyor bana dönüp: ha sen mi gelmiştin, bakalım raporlara diyor... içimden adımı hatırlıyor musun manyak? diyorum..
--*şşş... adımı hatırlıyor musn? şimdi sakinleş ve sana söylediklerimi yap.. yavaşça koltuğuna otur, ani bir hareket istemiyorum yoksa seni yine uyuşturmak zorunda kalacağım.. aferim aynen böyle.. şimdi yatış ve derin bir nefes al ha? nasıl fikir? artık o bmw 7.60ı da kullanmanı istemiyorum, çünkü bu rezidüel şizofreni durumun sanırım artık sakıncalı bir boyuta ulaştı ha ne dersin? sakın bana aşırı tepki vermeye kalkma yoksa ben de sana katatonik tarafımı göstermek istemiyorum, ve ardından seni, testosteron patlaması yaşayan usta başıyla çiftleştirerek cezalandırmak istemiyorum..
şşşşimdii, sakinleş...--*
- evet, 0119 sicilli işçi, makina arızasından dolayı eksik üretimde bulundu, yarın onu daha fazla çalıştırarak bu açığı telafi edeceğiz... --* ohh mis gibi radyasyonla ve kanserojenlerle de besleyeceğiz.. işte insan evriminin son noktası bu olmalı müdür, besin yok, su yok, havaya bile gerek yok; ver kanserli radyoaktifi doysunlar, radyoaktif yoksa aç kalsınlar... hahaha.. orospu çocuğu işçiler...biz başardık bunu müdür...--*
katatonik ben - ne? ama hani biz... komünizttik eskiden...
- komünizt değil o olum?
katatonik ben - ne skmse skm, nooldu olm sana, ne bu tavırlar?
- sktr et be hacı.. alem deli olmuş..
alem deli olmuş... bana akıl vermiş... müdürler oxford mezunu olmuş, kendi kendine konuşurken mastır yapmış da başımıza geçmiş... usta başları sikmedik karı bırakmamış, adam olan tezgahta işçi olmuş ama beyni yıkanmış, ben arada kalmışım yine.. yine ben arada kalmışım... derdimi kaçı anlamış, kaçı anlamamış... biri varmış dağın başında.. uzaklarda... selam ederim tüm başarılı mizantroplara...
