13 Şubat 2009 Cuma

bu bir oyun

"evimden çıktığımda cebinde parası olan-olmayan, güzel giyimli, saçmalık uğruna savaşan, karanlığın üstlerine sindiği, kibirli, çürümüş; et, kemik parçaları ve kısırlaşmış beyinler görüyorum."
uyandım. "lanet olsun" dedim. "yine boktan bir dünyada uyandım, yine lanet olası bir sabah"
ve her şey dün gece nasıl bıraktıysam öyleydi. değişen hiç bişi yok. hep aynı insanlar.. hepsi herkes gibi.. düşünme özürlüsü..

ağzıma bi kaç bişi atıp çıktım hemen. ofise gitmek için minibüse bindim. yine aynı şöfor.
"sabahı şeriflerin hayr'olsun" dedi, sakallarının cami gibi kokan kokusunu yan koltuktan alıyordum.

"lanet olsun sana da" diyemedim.. "hangi sabah? - şerif kim? - kime göre hayır olsun?" sorusunu sormak istedim. ama anlamazdı o. günahtı belki bunları sormak. bu kadar dogma olamazdı bir beyin. bu kadar kısır...

zaten her sabah aynı hat üzerinde aynı minibüste aynı insanlarla ve aynı dialogla gidip gelen bi adamdan düşünmesini bekleyemezdim.

aslında düşünürdü o da.. evet.. örneğin düşünüp çözüm ürettiği bir olay vardı. tebrik etmiştim kendisini. hatta belediye başkanı bile tebrik etmişti.

kara yolunun belli noktaları KARA NOKTA diye tabir edilir. genelde oralarda yolun eğimi bozuktur, çizgi- işaret levhası yoktur, kaygan yol vardır vs... bu sebeplerden en çok kaza-ölüm olan yerler Kara noktalardır.

Minibüsçü şemsi bunlardan biri olduğunu biliyordu, her sabah servisi çektiği yolun üstünde. her gün bir kaza vardı o kavşakta. ve belediyeye şikayet etti.

belediye bu kara nokta için ne yaptı? önce işaretlendirmeler vs.. ardından kara nokta sendromu çözülemeyince o mıntıkaya hemen bir ambulans ve hastane koydu. hastaneye de bolca ceset torbası bağışı yaptı. sonra minibüsçü şemsi'ye bir tebrik yolladı.

artık sorun çözülmüştü. insanlar o kara noktada gönül rahatlığıyla kaza yapıp ölebilirlerdi.
"evimden çıktığımda cebinde parası olan-olmayan, güzel giyimli, saçmalık uğruna savaşan, karanlığın üstlerine sindiği, kibirli, çürümüş; et, kemik parçaları ve kısırlaşmış beyinler görüyorum."

aslında hepimiz biraz Şemsi'yiz. örneğin o deprem sigortaları (DASK). o ne lan öyle? artık herkesin DASK yaptırması zorunlu tutuluyor. neden?

ebeveynler gönül rahatlığıyla depremde ölsünler, çocukları sağ kalırsa sigortadan para alıp, bir dahaki depreme kadar yeni bir ev alabilsinler diye..

"evimden çıktığımda cebinde parası olan-olmayan, güzel giyimli, saçmalık uğruna savaşan, karanlığın üstlerine sindiği, kibirli, çürümüş; et, kemik parçaları ve kısırlaşmış beyinler görüyorum."

sonra işe giriyorsun, hemen SSKnı başlatmalarını istiyorsun.. neden? gönül rahatlığıyla hasta ol, sonra geber diye..

ama o işin seni ne kadar hasta edebileceğini düşünme sakın. hatta kanserojen maddeleri, verdiği stressi, hatta bi gün delirme ihtimalini sakın düşünme..

güneşin siyah olduğuna inandırıyor birileri, ve sen bunu sorgulama sakın. o siyah, o karanlık üzerine siniyor. ve ben bir sabah uyanıp "lanet olsun bu dünyaya" diyorum. ağzıma bişiler atıp evden çıkıyorum.
ve

"evimden çıktığımda cebinde parası olan-olmayan, güzel giyimli, saçmalık uğruna savaşan, karanlığın üstlerine sindiği, kibirli, çürümüş; et, kemik parçaları ve kısırlaşmış beyinler görüyorum."

ve lanet olsun; her sabah uyandığımızda siyah bir güneşi gerçek sanmak bizimkisi.. ardından bir daha..

5 yorum:

rahat-sız hatun dedi ki...

zendust dediğin gibi "lanet olsun bu dünyaya" hergün herşey boka sarıyor kimse sesini çıkarmıyor sesini çıkaransa yalandan yapıyor insanlığını. duyarsızız, tepkisiziz,okadar insan olmaktan çıkmışız ki müthiş bir seyirciyiz.Düşündükçe çıldırıyorum nereye diye

zerdüşt dedi ki...

Aynen Rahatsız Hatun. aynen... başka bişi diyemiyorum.. öylesine çıldırtıcı ki bu düzen.. resmen DÜZEN.. başka hiç bişi değil.. ve olayın sonu nasıl olacak cidden merak ediyorum..

Adsız dedi ki...

Good Blog.
Portugal

emre dedi ki...

Shitty Blog
Jamaica

aferim sen adam olcan

zerdüşt dedi ki...

http://abebedorespgondufo.blogs.sapo.pt/ :
thanks. fakat bööle baktın baktın ne anladın merak ediyorum allasen.


emre:
sensin şiğti bilog.
turkiya.

hepimiz bir gün adam olmayacak mıyız...

 
>